KURBANIN TARİHİ SERÜVENİ

Yüce Allah insanı yaratmadan önce meleklerine yaratacağı insanın mahiyetini öğreterek, yeryüzünde kendisine halife olarak tayin edeceğini bildirmişti. Melekler: “Yeryüzünde kan dökecek ve fesat çıkaracak kimseleri mi yaratıp halife tayin edeceksin? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?” diye hayretlerini dile getirince Allah: “Ben sizin bilmediklerinizi biliyorum!” buyurmuştu. (Bakara, 30) Ayette meleklerin insan için söyledikleri insanın önemli bir özelliğini ortaya çıkarmaktadır. 

“Yeryüzünde kan döken ve fesat çıkaran” ifadesi insanın yapısında kan dökmeye sevk eden bir saldırganlık içgüdüsü bulunduğuna işaret eder.

İnsanda şehvet, sevgi, merak gibi duyguların yanı sıra eskilerin deyimiyle “Kuvve-i gadabiyye” denilen saldırganlık duygusu da bulunmaktadır. Duygular su gibi sürekli akıntı halindedirler. Suya yol verilmeyip her taraftan kapatılırsa ya taşacak ya da engelleri yıkacaktır. Bu nedenle mutlaka akıntısına yol verilmelidir ki tahribatı önlensin ve istifade edilebilsin. Başta imtihan olmak üzere birçok hikmetlere binaen yaratılışta sınır çizilmeyen insan duyguları, akıntılarına meşru yollar açılarak kontrol altına alınmaktadır. Şehvet duygusu evliliğin meşru kılınmasıyla kontrol altına alındığı gibi, saldırganlık duygusu da kurban ibadetiyle zapt altına alınmıştır. Demek ki kurban, meleklerin “kan dökecek” diye tedirgin oldukları insandaki duygunun zararsız hale gelmesi için akıntısına açılmış meşru bir yoldur. İnsan için yaratılmış olan hayvanların ibadet olarak kurban edilmeleri, insandaki saldırganlığı şeriatın kontrolü altına almış ve büyük faciaları önlemiş olmaktadır. 

Bu itibarla Kur’an-ı Kerim, her ümmet için kurban ibadeti konulduğunu şöyle ifade buyurur: “Her ümmet için, kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine Allah’ın ismini ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli kıldık. İşte sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. Şu hâlde yalnız O’na teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!” (Hac, 34) 

Yapılan araştırmalar kurban kesen medeniyetlerin, kurban kesmeyen medeniyetlere oranla daha insani tavır ve davranışlar sergilediklerini ortaya çıkarmıştır. Örneğin Kurban kültürüne sahip olmayan Yahudilerin tarihleri boyunca fırsatları oldukça masum insan kanı dökmekten çekinmedikleri, insan kanına doymadıkları herkesçe bilinmektedir. İki yıldır Gazze’de sergiledikleri vahşet ve soykırım bunun açık bir kanıtıdır. Keza kurban kültüründen yoksun Avrupa’da boks, düello, gladyatör gibi spor ve eğlencelerde bile insanlık dışı kan dökmeye yönelik vahşetler asırlarca sürmüştür. 

Kur’an’ın: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “seni mutlaka öldüreceğim!” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.” Ayetinden kurban ibadetinin Hz. Âdem (AS) zamanından beri var olduğunu anlıyoruz. 

Zamanla insanlar Allah’ın dininden saparak batıl yollara düşmüşlerdir. Allah’ı bırakıp putlar edinmişler, ibadetlerde tahrifatlar yapmışlardır. Allah’ın dininin önemli bir ibadeti olan kurban da bu tahribattan nasibini almış ve kan dökmeye yönelik saldırganlık güdüsünün de kışkırtması, şımarıklık, zenginlik ve kendini üstün görme anlayışının sonucunda, güçlüler fakir ve kimsesizleri putlarına kurban etmeye başlamışlardır. İnsanın insanı kurban etmesi şeklinde yapılan bu insafsız vahşet asırlar boyu sürmüştür.  

Allah, ibadet diye yapılan vahşeti kökünden kaldırmak üzere ilahî programını Hz. İbrahim (AS)’ın şahsında uygulamaya koymuştur. Hz. İbrahim (AS), yetiştiği toplumun “insan kurban etme” kültüründen etkilenerek, Allah’tan, kendisine salih bir oğul verildiği takdirde kurban edeceğini adamıştır. Duası kabul edildi ve İsmail (AS) doğdu. Kendisiyle birlikte çalışma yaşına erişince rüyada adağını yerine getirmesi emredildi. Sonra da İsmail’i kurban etmeye teşebbüs etti. Ancak Allah insan kurban etmeyi emretmez, aksine onu kaldırmayı murat etmişti. Cebrail (AS) beraberinde cennetten aldığı koçla uzaktan seslenmiş: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber!” İbrahim (AS) “La İlahe illallahu Vallahu Ekber!” diyerek mukabelede bulunmuş. İsmail (AS) da kurtuluşuna şükür olarak “Allahu Ekber ve lillahi’l-hamd!” demiştir. Sonra cennetten getirilen koç fidye olarak İsmail’in yerine kesilmiştir. Böylelikle insanın kurban edilmesi tamamen kaldırılmış ve günümüze kadar hayvanların kurban edilmeleri sağlanmıştır.

Bizim kestiğimiz ve etlerini onlara ulaştırmaktan bile aciz kaldığımız hayvanlara bedel çocuklarını, bebeklerini, kadınlarını ve her şeylerini İslam’ın izzetine fedâ eden Gazzelilerin ve yürekleri onlarla birlikte çarpan gerçek Müslümanların Kurban Bayramını tebrik eder, dünya ve ahirette mutluluğa vesile olmasını dilerim.