Aslında oyun çoktan başlamıştı ancak ABD Senatörü Lindsey Graham’ın: "Oyun başladı. İsrail için dua edin." Paylaşımı ile başlayan İsrail’in İran’a bu kapsamlı saldırısı ile vekillerin savaşına, çoktandır imtina eden İran’ın da katılması dışında bir seçenek kalmadığı son raunddan bahsediliyor. Önceki denemeler, testler ve İran’ın geri durması, Kasım Süleymani suikastı ile verdiği düşük tepki ile başlayan, Vaat 3’ü gerçekleştirmemesi gibi tüm geri durmalar, müzakere adı altında başlayan dayatmalara ve bu sürpriz olmayan İsrail’in saldırısına sebep oldu. İran da ABD de bu saldırının İsrail saldırısı değil en az ABD-İsrail saldırısı olduğunun farkında ancak ABD, saldırıya katılmadığını belirterek üslerini şimdilik garantiye almak istiyor. Ancak bu oyunun ne kadar ve nasıl devam edeceğine tarafların karar vermesi zor olacak. Çünkü Avrasya cephesi, Çin ve Rusya, bu saldırının, Graham’ın başladı dediği oyunun ne olduğunun farkında ve ona göre davranmak zorundalar…
Uzun süren sabır, geri çekilme olarak yorumlandı ve şehit olma doktrininin zaaf derecesinde etki göstermesi, önemli kişiliklerin yeterince korunmaması ve kronikleşmiş tedbirsizlikler istihbarat ve güvenlik zaaflarıyla birleşince gelinen nokta bu oldu.
Gerçek şu ki; Filistinliler de, İran da yani genel olarak İslam ümmeti Filistin’i savunduğu müddetçe soykırım cephesinin saldırılarına uğrayacak ve yok edilmeye, imha edilmeye devam edilecek. Sıfır uranyum zenginleştirmeyi kabul etseler de bu durum değişmeyecektir.
İran, umarım artık Şehid Şeyh Ahmed Yasin’in dediği gibi: “Dirensek de bizi öldürüyorlar; direnmesek de…” sözünün artık bir realite olduğu noktasına geç de olsa gelmiştir.
Zira İslam ümmeti, artık direkt olarak Secdeli siyonist cephesi de dahil olmak üzere NATO’nun topyekun bir saldırısı altındadır.
Gerçekten de oyun başlamıştır ve işin doğası bunu gerektiriyordu.
İran’ın bir tedbir ve sorumluluk gereği geri durduğu bu stratejik sabra, küresel kötülük dur dedi.
Zira İran ve Filistinliler var oldukça ve Filistin’de oldukça İsrail; İsrail var oldukça İslam ümmeti var olamayacaktır. Denklem budur.
Şimdi artık oyun çıplak elle devam edecek ve İslam ümmetinin varoluş savaşı ile siyonizmin İslam ümmetinin evinde var olma savaşının aynı savaş olduğu açıkça ortadadır. Graham; gerçeği eğip bükmeden ifade etmiştir: Oyun başlamıştır…
*
Önce UAEA, İran karşıtı bir kararı onayladı. Öncesinde devam eden psikolojik baskı arttı. Müzakere nereye gider, saldırı olur mu, İran nasıl karşılık verecek derken; nihayet İsrail/soykırım cephesi, ABD’nin haberi var açıklaması, yani onayı ile İran’a, çok istekli olduğu bir saldırı gerçekleştirdi.
İsrail, 13 Haziran 2025/ cuma sabahı saat 03.00 sularında 200'den fazla savaş uçağı kullanarak İran'a yönelik bir saldırı düzenlemişti. Ağır insan ve fiziki kayıplar verdiren ani bir saldırı oldu. İsrail’in sadece tetikçi olduğu, tüm ayrıntıların, istihbaratın ve teknik planlamaların hatta harekatın genel yönetiminin kolektif soykırım cephesi, özellikle de ABD’de olduğu anlaşılıyor.
İran’ın önde gelen nükleer bilim insanları Dr. Muhammed Mehdi Tehranchi ve Dr. Feridun Abbasi, İmam Hamanei’nin Danışmanı Şemhani, İran Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri gibi en üst düzey insanlar önemli insani kayıplar…
İmam Hamanei, Genelkurmay Başkanlığı vekilliğine Habibullah Seyyari'yi, Devrim Muhafızları Komutanlığına da Ahmed Vahidi'yi atadı.
Saldırının ardından Siyonist Trump'tan gelen ilk açıklama: İsrail'i savunmaya hazırız, şeklinde oldu.
Saldırıyı bildiklerini söyleyen Trump, "İran İsrail'i vurursa savunmaya hazırız" dedi.
Trump saldırı öncesinde bir Orta Doğu müttefikini bilgilendirdiği ancak ABD'nin saldırılarda doğrudan yer almadığını özellikle vurgulaması belirtilmeli.
Bir not olarak değişmeyen şey ise iğrenç, Siyonist uşağı münafıkların -ki artık toplumlarımızda önemli sayılara ulaşmış durumdalar- bu saldırıya, İran’a karşı ağır suçlamalarda ve hakaretlerde bulunarak tepki gösterdi. Soykırımcı İsrail ve haçlı, küresel şer koalisyonu değil de İran saldırı yapmış gibi. Kirli bir öfke ve sevinç patlamasının yaydığı ağır ve dayanılmaz bir kokuydu bu. Küresel kötülerin askeri başarılarını kolaylaştıran en önemli husus da galiba bu konudaki başarıları. Dünyanın mutlak kötülerinin, bir soykırımı önlemeye çalışanlara saldırısını sevinerek karşılayabilen ve aynı anda secde edebilen bu secdeli Siyonist ümmet sayesinde, İsrail’in fişi bir türlü çekilemiyor… Böyle bir profili küresel düzeyde üretmek, üretebilmek, elbette küresel kötülerin en büyük zaferi sayılmalıdır…
Endonezya, Umman ve Suudi Arabistan saldırıyı kınadı, Çin ve Rusya gibi ülkelerden de saldırıya dair açıklamalar yapıldı ve İran’ın kendini savunma, karşılık verme hakkı olduğu odaklı açıklamalar. Yemen sert tepki gösterdi… Velhasıl kınamalar ve taraflardan açıklamalar gelmeye devam ediyor…
Ajanslara düşen İran Ordusu’nun açıklaması ise şöyle idi: “ Kana susamış ve acımasız Siyonist rejim, İran İslam Cumhuriyeti topraklarına karşı hava saldırısına başladı ve ülkemizdeki birçok noktaya saldırdı. Şimdiye kadar savaşa giden yolu açmak istemiyorduk, ancak ordu, Devrim Muhafızları Ordusu ile birlikte, bu iğrenç çocuk katillerinin saldırganlığına ve yurttaşlarımızın masum kanının dökülmesine tahammül etmeyecek ve Netanyahu'ya acı bir ders verecektir.
Değerli halkımız soğukkanlılığını ve sükunetini korusun. Bu rejimin ajanları tarafından yayılabilecek her türlü söylentiyi dikkatine almasın.
Askeri üslere yaklaşmamalı ve Devrim Liderimiz tarafından verilecek genel sorumluluğu yerine getirme anını beklemelidir. Şu anda ordunun muharip güçleri gökyüzünde savaş halindedir”
Ve nihayet İran, ilk karşılık olarak İsrail'in nükleer programını hedef alan hava saldırılarından sadece beş saat sonra 100'den fazla insansız hava aracıyla karşı saldırı başlattı.
*
İsrail’in iki hafta süre verdiği yönündeki açıklamalara karşın, İran Meclis Başkanı’nın; bu macerayı, onlar başlattı ama biz bitireceğiz şeklindeki açıklaması ucu açık bir süreye işaret ediyor.
İsrail jetleri Ürdün ve Irak üzerinden saldırıları gerçekleştirdi ve Ürdün, İran’ın misilleme yapan İHA’larına karşı engelleme yaptığını, onları düşürmeye çalıştığını açıklamaktan imtina etmemekte.
SONA DOĞRU
Tam da dünya Madeline Gemisi ve onun taşıdığı insani mesaja, Refah’ta devam eden yürüyüş çalışmalarına/hazırlıklarına odaklanmışken İran’a soykırım cephesi saldırısı geldi. Soykırım cephesinin İran cephesi fiili olarak başlatıldı/açıldı. Trump’ın; saldırıya biz katılmadık ama İsrail’i savunuruz şeklindeki ifadeleri, bu cephenin şimdilik İsrail üzerinden yürütüleceğini, en azından başlangıç olarak, ana güçlerin ise daha arka planda imiş görünümü vereceğini gösteriyor.
İran’ın uranyum zenginleştirme hakkından vazgeçmemesi kesinleşince mekanizma daha erken devreye girdi. Ancak İran, dayatılan şartları kabul etseydi de başka bir ifade ile ne yaparsa yapsın bu sonuç değişmeyecekti. Çünkü İran, İslam ümmetini, Filistin’i savunmaya devam ediyor; İsrail ve ABD’nin zorbalığına teslim olmuyor.
Bu yazıyı sonlandırmak üzereyim. 13 Haziran Cuma ve saat şu an: 13.54. Gelişmeler devam ediyor ve İran’a saldırılar da.
Trump’un son açıklaması ile bitirelim:
“Fox News muhabiri Jennifer Griffin, İsrail’in İran’a saldırısının ardından Trump’ın şu ifadelerini aktardı:
“İran nükleer bomba sahibi olamaz ve umuyoruz ki müzakere masasına geri dönerler. Göreceğiz. Ancak liderlikteki bazı kişiler geri dönmeyecek.”” YDH
Rabbim, iyilere yardım etsin.