Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Dünya bir binek misalidir. Dinimiz, bu bineğin sevgisini kötülemiştir. Yani “Binek ne güzelmiş” diyerek, onunla meşgul olup hedefe varmamak kötülenmiştir.
Ancak sadece Şanlıurfa’mızda değil, ülkemiz genelinde birçok insanımız en yakın arkadaşını bile hiç çekinmeden iftiralar atarak kötüleyebiliyor. Yanlış yaptığı söylendiğinde de, ‘Ben arkadaşımızın iyiliğini istediğim için söyledim’ diyerek birde kendilerine pay çıkarıyorlar. Dünya sevgisinin dostluğu ortadan kaldırdığının farkında bile olunmuyor.
Nitekim Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.” [Beyheki, İbni Ebiddünya]
Demek ki, bineği sevmekle meşgul olmayıp, binip bir an önce saadet diyarına gitmeye çalışmalıdır.
Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun için Allahü Teâlâ’nın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi nimetleri yerinde kullanmalıdır. Cenab-ı Hak, dünya saadetini de istememizi emrediyor.
“Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de iyilik, güzellik ver” diye dua etmemizi istiyor. (Bekara 201)
Hadis-i Kudside de buyuruldu ki:
“Hak Teâlâ buyurdu ki, ‘Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun’.” [Ebu Nuaym]
Dünyanın faydasız işlerinden uzak durmak, ahirete yarayacak işler yapmak gerekir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Dünyaya meyledenin emeli uzun olur, sonunu getiremez, bitmez tükenmez ihtiyaca düşer; öyle bir meşgale kaplar ki mihnetinden kendini kurtaramaz.” [Deylemi]
“Ahireti isteyip onun için çalışan, geçim sıkıntısı çekmez, zengin olarak sabahlar, zengin olarak akşamlar. Dünyayı talep edip onun için koşan geçim darlığı çeker, fakir olarak sabahlar, fakir olarak akşamlar.” [İbni Neccar]
“Ahiret işi sana kolay gelir, dünya işi zor gelirse, bil ki sen iyi hâl üzeresin. Ahiret işi zor, dünya işi kolay gelirse, bil ki durumun kötüdür.” [Beyheki]
Dinimiz, dünyaya da, ahirete de çalışmayı emretmektedir. Kur'an-ı Kerim’de mealen “Dünyadan da nasibini unutma” buyuruluyor. (Kasas 77)
Hadis-i Şeriflerde de buyuruldu ki:
“Dünyanızı ıslaha, düzeltmeye çalışınız! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel ediniz.” [Deylemi]
“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız.” [İbni Asakir]
“Sizin hayırlınız, ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.” [Deylemi]
“Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve azgınlık yapmak, insanı Cehenneme götürür.” [Tirmizi]
“Dünyayı seven, ahiretine zarar verir. Ahireti seven, dünyasına zarar verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.” [Beyheki]
“İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur edecektir.” [A.Rezzak]
Kur'an-ı Kerim’de de mealen buyuruluyor ki:
“Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür. Baki olan, salih ameller, Rabbinin katında, mal ve evlatlardan ve dünyalıklardan iyidir.” [Kehf 46]
Dünya binektir
İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:
Dünya çalışma yeridir.
Hadis-i Şerifte, “Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki, sizi ahirete kavuştursun” buyuruluyor. Dünya mutlak manada kötü değildir. Ahiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur. İbrahim aleyhisselam, “Ya Rabbi ne zamana kadar daha dünyayı takip edeceğim” dediği zaman Allahü Teâlâ buyurdu ki:
“Ya İbrahim, böyle konuşma. Çoluk çocuğunun nafakası için çalışmak dünya talebi değil ki ondan şikâyet edilsin.” [Edeb-üd-Dünya]
Dünya bir alet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda kullanan kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Dinimiz bu vasıtayı, kötülememiştir.
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“Dünya, ahiretin tarlasıdır.” [Deylemi]
“Dünya, ahiretin köprüsüdür.” [Deylemi]
“Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen için de, dünya ne kötü yerdir. Bir kimse, ‘Allah dünyayı rezil etsin’ derse, dünya da ona, ‘Hangimiz Rabbimize asi oluyorsa, Allah onu rezil etsin’ der.” [Hakim, İbni Lal]
“Dünyaya sövmeyin; çünkü mümin için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir, şerden onunla kurtulunur.” [Deylemi, İbni Neccar]
Büyüklerden feyz alan dünyayı sevebilir mi?
Merhum Hüseyin Hilmi Işık Efendi bir sohbetinde şöyle demişti;
“Kalblerin zindeliği zikr-i ilâhî ile olur. Çok yoruluyorum, ama kalbimiz zinde. İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbâtda buyuruyor ki, se’âdetlerin başı bir büyük tanımakdır. Allahü Teâlâ’nın sevdiği kullarını sevince onlardan feyz alınır, istifade edilir. Onlardan feyz alındığı nasıl belli olur? Bir alâmeti var. O da dünyayı sevmemek. Dünyâyı sevmemek eskiden daha zordu. Çünkü dünyada da nûr vardı. Sevilecek tarafı vardı. Şimdi bu kadar kötülüğü görerek dünyayı sevmemek daha kolay. Hatta biraz îmânı olan bile dünyayı sevemez, biraz aklı olan bile sevemez. Hiç büyüklerden feyz alan dünyayı sevebilir mi? Herkes kendine baksın, büyüklerden istifade edip edemediğini anlasın. Büyüklerin sohbetine kavuşan se’âdete kavuşur. Ya sevgisine kavuşan ne olur. Peki, o büyüklere kavuşamazsak ne yapacağız? Vârislerinden istifade edeceğiz. Vârisleri de yoksa kölelerinden, o da yoksa kitaplarından istifade edeceğiz. Sevmek Zevk-i Hususiye’dendir. Anlatmakla anlaşılmaz. Sevmenin nasıl olduğunu bile bilmiyoruz. Şimdi beşeri sevgiye sevmek diyorlar, hiç ilgisi yok. Birinin ağzına karpuz koyarsınız, o tatlı gelir ama anlatamaz. Sonra kavun koyarsınız, o da tatlıdır fakat farkını anlatamaz. O da Zevk-i Umumiyye’dendir. Sevmek de anlatılamaz, onu yaşayan bilir. Diğerini de tadan bilir.”
Allahu Teâlâ cümlemizi Cehennem azabından muhafaza eylesin. (Amin)