Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Birkaç camide hutbelerde dört Halifenin ismi okunurken, çoğu camide okunurken bazı camilerde okunmaması Ehl-i Sünnete aykırıdır. Hattâ bid’attir.
İmam-ı Rabbânî Hazretleri zamanın ileri gelenlerine yazdığı bir mektupta buyuruyor ki:
Samane şehrinin Hatibi Kurban Bayramı hutbesinde Hulefa-i Raşidin’in yani Resulullah'ın dört Halifesinin isimlerini söylememiş ve Namazdan sonra bir kısım cemaat kendisine bunu söyledikleri zaman, “Unuttum veya şaşırdım” gibi bir özürde bulunmayarak, “İsimleri söylenmezse ne olurmuş?” diye inat etmiş. Halktan ileri gelenler, bu hâle seyirci kalıp o insafsız Hatibe haddini bildirmemişler. Hulefa-i Raşidin’in isimlerini okumak, Hutbenin şartı değilse de, Ehl-i Sünnetin şiarıdır, nişanıdır. Onu bile bile inat ederek ancak kalbi bozuk olan okumaz. Ehl-i Sünnet olan bir Sultan zamanında, böyle bid’at çıkarmak, ne büyük cesarettir. Belki de, Devlete, Ülül-Emre karşı gelmek demektir. Asıl şaşılacak şey de, o şehrin muhterem eşrafının, ileri gelen Müslümanlarının, bu vaka karşısında kımıldamamaları, gevşek davranmalarıdır. Kur'an-ı Kerim’de mealen, “Gücü yeterken, günah işleyenlere mâni olmayıp susmak, ne kadar kötüdür” buyuruldu. Bu tüyler ürpertici haberi duyar duymaz aklım başımdan gitti. Fârûkî damarım harekete geçti, bunları yazdım. (2/15)
Hutbede dört Halifenin isimlerini yüksek sesle okumak, Ehl-i Sünnet olmanın alametidir. (İ. Ahlakı)
Hutbe, Nutuk çekme yeri değildir
“Cuma Hutbeleri, çok heyecansız oluyor. Heyecanlı olmalı, Cemaati coşturmalı, Allah korkusundan ağlatmalı, bayılanlar, nâra atanlar olmalı” diyenler olsa da; Hutbe, Nutuk çekme veya konferans verme yeri değildir, ibadettir. Nur-ül-İzah kitabında, “Hutbeyi kısa okumak Sünnet, uzun okumak Mekruhtur” buyuruluyor.
Hutbeye dünya sözü karıştırmak haramdır. Nutuk, konferans şekline sokmak caiz olmaz. Hutbede, kısaca Vaaz edilir. Hikâye, siyaset, ticaret ve başka dünya işleri anlatılmaz. (S. Ebediyye)
Hutbede konuşmak ve hutbeden başka şeyler söylemek haram olduğu gibi, hutbe de fasit olur. Hutbe bozulduğu için Cuma Namazı da kabul olmaz. (Ey Oğul İlmihali)
Hutbelerin bir kısmını bile Arapçadan başka dille okumak bid'attir. (El-edille)
Demek ki, hutbe okumaktan maksat, Cemaati coşturmak, ağlatmak, bayıltmak veya nâra attırmak değildir. Fıkıh kitaplarına uymayanların böyle söylemelerine itibar etmemelidir. Hutbede Cemaate âmin dedirtmek, selavat getirtmek bile caiz değildir. Namaz gibidir. Cemaate Türkçe Vaaz etmenin yeri de burası değildir, bunlar Namazdan önce veya sonra yapılır.
Çünkü; Hutbe okunurken Namaz kılınmaz, konuşulmaz, hiçbir şeyle meşgul olunmaz. Hutbeyi sükûnetle dinlemek Vaciptir.
Efendim;
Namaz kılarken iki Secde arasında, Sübhanallah diyecek kadar durmak gerekir denince Sübhanallah demek de gerekir diye anlayanın, söylenmemesi gerektiği hâlde, bilmeden yıllarca Sübhanallah demiş olsa, bu Namazları kaza etmesi gerekmez. Bilmeden söyleyince mahzuru olmaz.
Çocuklarla Namaz kılarken, Namazı bozacak hareketlerde bulunuyorlarsa, bir elimizle veya ayağımızla vurup, “Yapmayın” mânâsında ikazda bulunmamız Namazımızı bozar. Çünkü Namazda iken birine vurmak, ya şakalaşmak içindir veya düşmanlık içindir yahut da terbiye içindir. Bunun üçü de namazı bozar. (Halebî-yi Sagir)
Mesela şu dua Âyetleri son oturuşta okunabilir:
1- Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh, inneke entel vehhâb. (Âl-i İmran 8)
2- Rabbenağfirlî ve li-valideyye ve lil-mü’minîne yevme yekûmül hisâb. (İbrahim 41)
3- Rabbenağfir lenâ ve li-ihvâninellezîne sebekûnâ bil-îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfün rahîm. (Haşr 10)
4- Rabbenâ fağfirlenâ zünûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ me’al-ebrâr. (Âl-i İmran 193)
5- Rabbenâ ve âtinâ mâ ve adtenâ alâ rusülike ve lâ tühzinâ yevmel kıyâmeh. İnneke lâ tühlifül mî’âd. (Âl-i İmran 194)
Hadis-i Şeriflerde bildirilen dualardan birkaçı:
1- Allahümme innî e’ûzü bike min hemezâtiş-şeyâtîn. (S. Ebediyye)
2- Allahümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîren, lâ yağfirûz-zünûbe illâ ente, fağfir lî mağfireten min indike verhamnî, inneke entel gafûr-ur-rahîm. (Halebi)
3- Allahümme innî e’ûzü bike min azabil-kabri ve min azabinnar ve min fitnetil mahyâ vel-memâti ve min fitnetil Mesihiddeccâl. (H. L. Olan İman)
4- Allahümmağfir lî ve li-vâlideyye ve li-cemî’il mü’minîne vel-mü’minât vel-müslimîne vel-müslimât el ehyâü minhüm vel emvât. (Tergîb-üs-salat)
5- Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kınâ azâbennâri ve azâbel kabri verzuknâ şefâ’ate Muhammedin sallallahü aleyhi ve sellem. Bi-rahmetike yâ erhamerrâhimîn. (Tergîb-üs-salat)
Kur’an-ı Kerimde veya Hadis-i Şeriflerde bulunan her duayı okumak, namazı bozmaz. Farzı veya Vacibi geciktirirse, sadece Secde-i Sehvi gerektirir.
Son oturuşta okumak ise, Secde-i Sehvi de gerektirmez. Salli Barik’lerden sonra ve selamdan önce bir dua okumak Sünnettir, daha fazla okumak Müstehabdır. Dua okumakla selam gecikmiş sayılmaz. Burada da, Kur’an-ı Kerimde veya Hadis-i Şeriflerde bulunan her dua okunabilir. (Nimet-i İslam, Tergib-üs-salat)
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)