Şanlıurfa’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Urfa Şubeler Platformu, yaklaşan toplu sözleşme süreci öncesinde DSİ 15. Bölge Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi.
Platform adına açıklamayı Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM), Şube Başkanı Mustafa Aslan okudu.
ASLAN: SERMAYE YANLISI POLİTİKALARIN HÂKİM OLDUĞU BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ
Aslan, sermaye yanlısı politikaların egemen olduğu mevcut düzende, emekçilerin payına her geçen gün daha fazla yoksulluk, güvencesizlik ve umutsuzluğun düştüğünü belirterek şunları kaydetti:
“Sermaye yanlısı politikaları esas alan, ülkenin tüm kaynaklarını güvenlikçi harcamalara, rant projelerine ve talan ekonomisine tahsis eden bir siyasal iktidarın hâkim olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla bu emek karşıtı sermaye yanlısı düzende emekçilerin payına düşen hep daha fazla yoksulluk, güvencesizlik ve geleceksizlik olmaktadır.
Nitekim bugüne kadar her iki yılda bir kurulan masada bizim hakkımız aranmamış, iktidar ile “yetkilendirdiği” konfederasyon arasında danışıklı dövüş oyunları sahnelenmiştir. Hemen her seferinde maaşlarımızdaki artış TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına bağlanmıştır. Geçtiğimiz 14 yılda kamu emekçileri ve emeklikleri olarak sadece insanca yaşamaya yetecek ücret talebimiz değil yıllardır yaşadığımız en temel problemlere dahi bir çözüm üretilmemiştir.”
“KAYBEDEN TARAF HER ZAMAN KAMU EMEKÇİLERİ VE EMEKLİLERİ”
14 yıldır kamu emekçilerinin sadece yoksullaştığını belirten Aslan, şunları ifade etti:
“Kamu emekçileri olarak çalışanı, emeklisi ile birlikte ailelerimizi de kattığımızda 25 milyonluk devasa bir kitlenin geleceğini yakından ilgilendiren önemli bir sürecin arifesindeyiz. 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci temmuz ayı ortası itibari ile başlayacak, 1 Ağustos’ta toplu sözleşme masası kurulacak. 14 yıldır “toplu sözleşme” adı ile sürdürülen bu sistemde kaybeden taraf her zaman hangi sendikanın üyesi olursa olsun tüm kamu emekçileri ve emeklileri olmuştur. Çünkü ortada gerçek anlamda bir TİS masası yoktur.
İktidarın “sendikamız” dediği bir yapının ‘kraldan çok kralcı’ yöneticileri 7 milyona yakın kamu emekçisi ve emekli adına masaya tek “yetkili” olarak oturtulmuştur.”
“GREV HAKKIMIZ YILLARDIR YOK SAYILMAKTADIR”
Aslan, uluslararası sözleşmelerle tanınan grev hakkının yıllardır yok sayıldığını belirterek sözlerine şunları ekledi:
Kamu emekçileri olarak, ülkemizin taraf olduğu ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerle tanınan grev hakkımız yıllardır yok sayılmaktadır. Yine Türkiye, Evrensel İnsan Hakları Bildirgesini 27 Mayıs 1949 tarihli Resmi Gazete'de yayınlayarak yürürlüğe koymuştur. Buna göre; Çalışan herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak düzeyde, adil ve elverişli ücretlendirilmeye hakkı vardır; bu, gerekirse, başka toplumsal korunma yollarıyla desteklenmelidir.”
“KADIN KAMU EMEKÇİLERİ ŞİDDETE VE MOBBİNGE KARŞI KORUMASIZ BIRAKILMAKTADIR”
Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılık ve mobbingin sistemli bir hale geldiğini belirten Aslan, şunları ifade etti:
“İktidar cinsiyet eşitsizliğine neden olan yapısal sorunları ortadan kaldırmaya yönelik herhangi bir girişimde bulunmamakta aksine toplumsal cinsiyet düşüncesine karşı dört koldan bir savaş yürütmektedir. Bu koşullarda kadın kamu emekçileri var olan sorunlardan daha çok etkilenmekte, şiddete ve mobbinge karşı korumasız bırakılmaktadır. 2025 yılını “aile yılı” ilan eden iktidar, kadınları güvencesiz istihdamın dayanağı haline getirmeye, ev ve bakım hizmetlerinin gönüllü üstlenicileri varsayıldığı bir sistemi hayata geçirmeye çalışmaktadır. Sevgili kamu emekçileri, sevgili emekliler kim kendini nasıl nitelerse nitelesin her süreçte olduğu gibi bu süreçte de asıl “yetki” sizlerdedir. Bugüne kadar ‘yetkili’ sıfatı ile masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvensizleşme ile ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz. Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem toplu sözleşme sürecinin de hayal kırıklığı ile bitmemesi hangi sendikanın üyesi olursanız olun sizlerin elindedir.”
“ORTAK MÜCADELE ETMEYE, OMUZ OMUZA VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ.”
Aslan, açıklamasının sonunda toplu pazarlık sürecinde birlik ve dayanışmanın önemine dikkat çekerek, açıklamasını şu sözlerle noktaladı:
“Ekonomik, sosyal, özlük haklarımızda yaşadığımız kayıpların doruk noktasına çıktığı bu kritik dönemde taleplerimiz için birlikte birleşik bir mücadelenin büyütülmesidir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emeklilerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.
Hepinizi İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Güvenceli İstihdam- Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı Gerçek Bir Toplu Pazarlık Sistemi için tüm konfederasyonları, sendikaları Kamu emekçilerinin birlikte ortak mücadele etmeye, omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”
0 Yorum