Canlıların yaşaması için mükemmel bir tabiat bize armağan etmiş Rabbimiz.
Ancak, gelin görün ki bu muazzam tabiatı biz ellerimiz ile kirlettik ve kirletmeye de devam ediyoruz.
Yakın zamanda Şanlıurfa'da yaşanan son bin yılın en acımasız sel felaketinin izleri hâlâ devam ederken, bizler insanlar da tabiatı gelişigüzel kirletmeye devam ediyoruz.
Örneğin, dere kısımlarına hala bina yapmaya devam ediyoruz.
Yol yapıyoruz ancak, düzenli bir şekilde köprü ya da menfez yapmıyoruz.
Çünkü, ihaleyi alan müteahhit daha fazla nasıl kazanırım anlayışı ile insafsızca çalmaya devam ediyor.
Aslında çalan sadece işi yapan müteahhit değil, aynı zamanda işin kontrolden sorumlu olan memur da var.
Ancak, Allah korkusu yüreğin de taşıyan müteahhit ve kontrol memuru işi sağlam yapar.
Temizlik elemanları olmazsa, işimiz bir hayli zor.
Pazartesi günleri Şanlıurfa'da kenar mahalle ve diğer piknik yerlerine bir dikkat buyurun.
Sokakları ve parkları nasıl acımasızca kirletiyoruz.
Pazar günü iş yapmayan temizlik elamanlarının farkı ancak pazartesi günü anlaşılıyor.
Özellikle kenar mahallelerde, sokaklar bir çöp yığını görünümü veriyor.
Peki, bu sokaklarda ve şehir de kim yaşıyor?
Biz insanlar.
Peki bu çöpleri sokağa ve caddelere atanlar kim?
İnsanlar.
Doğaya gelişigüzel çöp ve artıkları atanlar kim?
İnsanlar.
İnsanların yaşadığı her yer kirli ve pis.
İnsanların gitmediği tabiatın tamamı ise enfes temiz ve güzel.
Onun için şehirlerden kaçmak istiyor insanlar.
Daha çok insanların olmadığı dağlara ve kırsala gitmek istiyor.
Çünkü, temiz doğa var orada. Temiz hava var oralarda.
Dolayısıyla, elimiz ile kirlettik doğayı.
Birgün gelir bu doğa bizden en acımasız bir şekilde öcünü alacak.
Unutmayalım.
Bunu bir kenara not alabilirsiniz.
Yangınlar, seller, depremler ve benzeri doğa olaylarının baş müsebbibi biz insanlarız.
Kirlettik, yıktık.
Bedellini ise tüm canlılar ödüyor.
Dileğim doğamızı bize emanet edildiği gibi temiz kullanalım.
Unutmayalım.
En medeni olan toplumlar, temizliğe en çok dikkat eden insanlardır.
Kalın selâmet ile...
0 Yorum