HALK VE DEVLET

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Özel olarak açılmış boykot market dışında diğer marketlerde, mahalle bakkallarında İsrailli yahut İsrail’i destekleyen firmaların ürünleri dolu dolu yer alıyor. Gıda, içecekler, temizlik ürünleri gibi her çeşitten ürünler bulunuyor. Boykota katıldığı gözlemlenenler yüzde bir civarında, hemen hemen yok gibidir. Büyük çoğunluk, aldıkları ürünlerden Gazze’deki soykırımla hiç ilgilenmedikleri, zulmü umursamadıkları anlaşılıyor. Eşlerinin tesettüründen,  ya da zaman zaman rastladığımız tanıdık simalardan da boykota katılmayan çoğunluğun  öyle ayrı dinden ya da Yahudi olmadıklarını da söyleyebiliriz.

Herkes bilsin ki, Müslümanlarla savaş halinde olan, gözü dönmüş en vahşi bir şekilde soykırım uygulayarak bebeklerini, çocuklarını ve savunmasız masum insanlarını öldüren, evlerini, hastanelerini, okullarını, mabetlerini içindeki insanlarla birlikte yakıp yıkan, İsrail’in mallarını, hatta onlarla ilişkisi bulunanların mallarını satın almak katiyen haramdır. Faiz kumar, içki, hırsızlık ne kadar haram ise İsraillilere kazanç sağlanmasına en küçük bir katkı yapmak da o kadar haramdır. İçkiyi, faizi, kumarı yasaklayan Yüce Allah Müslümanlarla savaşan ülkenin Müslümanlardan ticarî, ekonomik, askeri, siyasi her türlü istifadesini de Müslümanlara haram kılmıştır. “Allah, size ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Mümtehine, 9.) ayeti bu yasağı ifade etmektedir. Yine, “Mûsâ, ‘Rabbim! Bana lutfettiğin nimetler hakkı için suçlulara asla arka çıkmayacağım’ dedi.” Ayeti de Hz. Musa’nın dilinden naklederek suçlulara destek olunmaması gerektiğini bildirmektedir.  Buna göre Müslüman hiçbir şekilde, hiç bir sebeple İsrail’e fayda sağlayamaz, haramdır.  

Sosyal medyada İsrail mel'ununa tepki gösterenler de boykota katılan azınlık bir guruptan başka değildir. Hatta bunların içinde sosyal medyada hamasi nutuklar ve ateşli sloganlar atıp bilfiil boykota katılmayan samimiyetsiz ve riyakâr kimselerin varlığını da biliyoruz.

Boykota katılmayanlar gösterdikleri gerekçeler ve ileri sürdükleri bahaneler itibarıyla üç çeşittir:

Birincisi: “Boykotla bir yere varılmaz.” diyenler: Bunlar boykotun önemli olduğuna, ödedikleri paranın İsrail’e fayda sağladığına bu nedenle dikkat ve titizlikle boykotu icra etmek gerektiğine kendilerini inandıramamışlardır. Bu tür Müslümanlar aslında önem arz eden birçok hususta aynı tavır içindedirler, dikkatsiz ve duyarsızdırlar. Alışa geldikleri işlemlerinde hayatlarında bir değişiklik yapamamaktadırlar. 

İkincisi: “Gazzeliler bizim sorunumuz değil, hem onlar bunu hak etmişlerdir.” diyenler: Bu en vahim, kâfirâne ve zalimâne bir düşüncedir. İnsanlıktan nasibi olmayan şeytani bir tavırdır. Bunların hakikate karşı gözleri kördür, basiretleri kapalıdır. Bunlar siyonistlerden farksızdır. Onun için bunları ikna etmeye çalışmak beyhude bir uğraştır.

Üçüncüsü ise: “Boykotu devlet yapmalı, devlet niye yapmıyor?” diyenler: Bunlar da bu bahanenin arkasında saklanmış duyarsız kimselerdir. Çünkü dedikleri olsa, devlet de tüm imkânlarıyla boykot yapsa, başka bir bahane bulurlar. Ayrıca devlet laiktir, sadece Müslümanlara hitap etmiyor, çeşitli inanç grupları, hatta inançsızlar da bu devletin vatandaşıdırlar. Bu nedenle Müslümanların haram ve günah kabul ettiği birtakım davranış ve işlemler, buna inanmayan vatandaşlarca kabul edilememektedir. Mesela -afedersiniz- rakı Müslümanlar için haram ve necistir, şeytanın ameli bir pisliktir, ama bazılarına göre milli bir içecektir. Şimdi boykotu devlet yapmalı diyen Müslümanlara soruyoruz: devlet, içkiye müsaade ettiği halde siz neden içki içmiyorsunuz? Devlet, faize müsaade ediyor diye siz faiz mi yiyeceksiniz? Devlet, diğer bazı günahlara özgürlük tanıyor diye siz günahlardan kaçınmayacak mısınız? 

Durum böyleyken, vurdumduymaz bir halkla yola çıkarak devletin İsrail'e karşı fiili bir girişimde  bulunması aklen mümkün değildir. Ne yazık ki müslüman ülkelerin halkları, devletlerinden çok daha duyarsız ve ilgisizdir. Hal böyle olunca devletlerden beklemek de mantıklı değildir. Çünkü halk ister, devlet yapar. Devlet, halkın organize olmuş kurumudur. Devlet ile halk birbirinden farklı değildir, halktan farklı olan kısım, kayda değmez azınlıktan ibarettir.

Devlet yapmıyor diye kişisel sorumluklarını yerine getirmemek yanlıştır, ayrıca bir zalimliktir. “Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 129) ayeti de buna işaret etmektedir. 

“Kemâ tekûnû yuvellâ aleyküm: “Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar.”; “A’malüküm ummâlükum: amelleriniz yöneticilerinizdir, onlar sizlerin eseridir.” Münâvî Feyzü'l-Kadir, V, 47; Acluni, Keşfü'l-Hafa, I, 146; II, 166.; Sehâvî, Makasidü'l-Hasene, Kâf harfi.) Hadisleri de bu konuya ışık tutmaktadır. Tabi ki bu işaretlerler çoğunluk itibariyledir. Elbette istisna olan gruplar vardır, farklı azınlıklar bu genel ifadenin dışındadır.

HALK VE DEVLET

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.