LEZZETLİ ZEHİR: MSG

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, insan yaşamını pek çok açıdan kolaylaştırırken; özellikle gıda üretimi ve tüketim pratikleri bağlamında yeni sorun alanları da doğurmaktadır. Gıda teknolojisinde yaşanan ilerlemeler, besinlerin üretim, muhafaza ve dağıtım süreçlerinde büyük kolaylıklar sağlamış; ancak bu ilerlemeler, beraberinde sağlık açısından ciddi endişeleri de gündeme getirmiştir. Bu endişelerin başında ise, doğal yapısı bozulmuş, çeşitli kimyasal katkı maddeleriyle zenginleştirilmiş gıdaların yaygınlaşması gelmektedir. Bu katkı maddeleri içerisinde en dikkat çekici olanlardan biri, kamuoyunda yaygın biçimde “Çin tuzu” olarak bilinen Monosodyum Glutamat (MSG)’tır.
MSG, glutamik asidin sodyum tuzu formunda olup, gıda katkı maddeleri arasında E621 koduyla sınıflandırılmaktadır. Glutamat doğal olarak et, süt ürünleri, balık ve bazı sebzelerde bulunan, proteinleri oluşturan elzem olmayan bir aminoasittir. Ancak sanayi tipi üretim süreçlerinde izole edilerek sentetik biçimde kullanılan MSG, gıdalarda lezzet artırıcı bir ajan olarak işlev görmektedir. Tüketici nezdinde daha çekici hale gelmesi hedeflenen hazır gıdaların (özellikle cips, hazır çorba, et suyu tabletleri ve bazı fast-food ürünleri) aroma profilini güçlendirmek amacıyla yaygın şekilde kullanılmaktadır.
MSG, gıdalarda doğal olarak bulunabilen umami (beşinci tat) hissini güçlendirmesi nedeniyle cazip bir katkı maddesi olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar, MSG'nin fizyolojik etkileri konusunda ciddi endişeleri gündeme getirmiştir. Özellikle nörotoksik etkileri nedeniyle merkezi sinir sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açabildiği, Alzheimer, Parkinson, Huntington ve epilepsi gibi hastalıklarla ilişkili olabileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca retina dejenerasyonu, insülin salınımının bozulması, obezite, pankreas hasarı, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulma gibi risklerin de bu katkı maddesiyle bağlantılı olabileceği iddia edilmektedir.
Daha da çarpıcı olanı, MSG'nin gebelik sürecinde plasenta bariyerini geçerek doğrudan fetüsü etkileyebilmesidir. Bu durum, doğmamış bireylerin bile bu tür katkı maddelerine maruz kalabileceğini ve sağlıklarının olumsuz yönde etkilenebileceğini göstermektedir. (Bkz: gidaraporu.com)
Özellikle okul çağı çocukları, bu katkı maddelerini içeren ürünlerin yoğun tüketicisi durumundadır. Sabah kahvaltısını yapmadan okula giden öğrenciler, kısa süre içerisinde açlık hissiyle okul kantinlerine yönelmekte ve genellikle ambalajı cezbedici, ancak içerik açısından son derece sorunlu abur cubur ürünleri tercih etmektedir. Oysa bu tür ürünlerin içerdiği katkı maddeleri, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek potansiyele sahiptir.
Bu noktada, okul kantinlerinin hijyen, ürün kalitesi ve satışa sunulan gıdaların içerik kontrolü açısından daha sıkı denetime tabi tutulması gerekmektedir. Ancak denetim kadar önemli bir diğer husus da beslenme bilinci dir. Özellikle ebeveynlerin ve eğitimcilerin çocuklara sağlıklı gıda seçimleri konusunda rehberlik etmeleri büyük önem taşımaktadır.
“Kaliteli gıda” kavramı sadece marka üzerinden değil, içeriği ve besleyici değerleri bakımından değerlendirilmelidir. Çocuklara cips ve çikolata yerine; kuru meyveler (kuru incir, kayısı, üzüm), kuruyemişler (ceviz, fındık), haşlanmış baklagiller (nohut, fasulye, barbunya) ya da ev yapımı pilav, makarna, salata gibi öğünler sunulmalıdır. Gazlı içecekler yerine ise taze sıkılmış meyve suları, süt, ayran ya da doğal yöntemlerle hazırlanmış şerbetler teşvik edilmelidir.
Sonuç olarak, gıda katkı maddelerinin, özellikle gelişme çağındaki bireyler üzerindeki potansiyel etkileri dikkate alındığında, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde daha bilinçli tüketim davranışlarının geliştirilmesi elzemdir. Tüketici olarak bizler, sadece lezzeti değil, sağlık ve doğallığı da esas almalı; çocuklarımızı sağlıklı nesiller olarak yetiştirmek için bilinçli bir gıda kültürü inşa etmeliyiz.

Afiyette kalın

LEZZETLİ ZEHİR: MSG

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.