İki ateşkesten söz edebiliriz. İlki İsrail/ABD ile İran arasında fiili olarak başlamış olan. Diğeri ise Hamas ile İsrail arasında gerçekleşecek gibi görünen ateşkes.
İsrail, ABD ile İran arasında topyekun bir savaş peşinde iken İran, itidalli gitmek zorunda olduğunun bilincinde. Topyekun bir savaşın, İran’ın bundan imtina etmesinin İsrail'in arzu ettiği ve lehinde bir sonuç olacağı ve güç dengesizliği gibi iki önemli nedeni dışında da başka sebepleri vardır. Bu husus/açmaz, İran'ın seçeneklerini sınırlıyor ve hibrit yöntemlerle asimetrik ve yıpratıcı bir yol izlemesini gerekli ve zorunlu kılıyor. Genel anlamda stratejik sabır denen bu politika İran'a birçok eleştirinin gelmesine ve İran içinde yönetim üst kadrolarında da medyasında da halk arasında da tartışılır.
*
12 gün savaşında İran'ın, İsrail'in elini kolunu bağlayıp dövmeye tam başlanmışken İsrail ve ABD'nin yoğun ateşkes tekliflerini kabul etmesinin de ana nedeni de yukarıda zikrettiğimiz kaçınmadır. Yani savaşın bölgeselleşmesi, tüm Atlantik’in direnişe birden yükleneceği bir durumun oluşmaması.
İran, bu karşılaşmanın lokal ve zamana yayılmış şekilde devam etmesini lehinde buluyor. Güç dengesizliği ve İsrail’in elinin rahatlayacağı hususları, bu stratejik sabrı gerekli kılıyor.
Atlantik’in Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmeye odaklanması İsrail'in 7 Ekim devrimi ile sarsıcı varoluşsal sürece girmesiyle yeni bir evreye girmişti. Tüm ağır ve yoğun silahlarla ve açlık oyunları ile gerçekleştirilen soykırıma rağmen Gazze düşmedi ve küresel anlamda iyilerin/direnişin iradesi kırılmadı. Tam tersine daha da zirveler taşındı. Bu da caydırıcılığın artık oluşturulamayacağı, başka bir ifade ile küresel siyonizmin/Atlantik’in Batı Asya’da kalp krizi yaşaması anlamına gelir.
ABD’nin silah stokunun kritik seviyeye gelmesi ve artık İsrail’e aynı yoğunlukta silah aktaramama, Ukrayna’ya, önceden kararlaştırılmış kimi silahların verilmesinden vazgeçilmesi bilinen hususlar…
Ayrıca direnişin beyni olan İran ile ilgili umutlar tükendi gibi. Yıpranmış olsa da Lübnan ayakta ve silahlarının alınması mümkün değil. Direnişin diğer devlet ve devlet dışı aktörleri 12 Gün savaşının zaferle sonuçlanması ile moral olarak tam bir sağlamlık pozisyonunda. Dolayısıyla İsrail ve ABD’nin Gazze’de, aç bıraktıkları sivillere her gün ateş açarak ortalama günde 100 kişiyi kırmaları gibi en aşağılık işlerden başka şimdilik silahlarla yapabilecekleri bir şey yok.
Tüm bu nedenlerden dolayı ve silahların yeniden tedarik edilmesi, dinlenme ve daha geniş seçeneklere kavuşma maksadıyla verilen ateşkes molalarına eşlik eden diğer çok önemli yöntem ise tekrar devrede. Diplomasi/ayartma.
Katar ve Türkiye' ye ana rollerin verildiği diplomasi atağında, Suriye'den Hamas'ın çıkarılması döneminde olduğu gibi bir performans bekleniyor ve Katar Hamas’a silah bırakma teklifini yaptı bile. Bu maddenin merkezde olduğu bir toplantı da Hamas heyeti ile Türkiye'de gerçekleşti.
Lübnan’da ateşkese rağmen 1000’e yakın ateşkes ihlali gerçekleştiren ve neredeyse her gün Lübnan’ı ve özellikle de Güney Lübnan’ı bombalayan, Suriye’de 10. Karakolunu kuran İsrail için ateşkes hiçbir zaman esas anlamına gelmez.
Özetleyecek olursak; bu savaş ne uranyum savaşıdır ne de bölgede istikrar arayışına yönelik bir çabadır.
Bu savaş, Ortadoğu ya da yeniden şekillenen Batı Asya ile Atlantik arasında cereyan eden mücadelenin cephelerinden sadece birisidir. Ancak en belirleyici ve en önemli olanıdır.
Bu mücadele kaçınılmazdır ve daha yeni başlıyor. Giderek bölgeselleşecek ve küreselleşektir. Dolayısıyla bu savaş kapsamında ki hiçbir ateşkes uzun vadeli olamaz. Kurulmakta olan çok kutuplu yeni dünyanın son şeklini alması kesinleşinceye kadar bu durum devam edecektir. Vazgeçmek tüm taraflar için ölümcül ve imkansızdır. Rabbim iyileridir.
0 Yorum