BATI ASYA CEPHESİ/GAZZE

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

Stratejik, tarihsel, dinsel, ekonomik, jeopolitik ve diğer tüm açılardan Batı Asya, yeni dünyaya giden yolun en önemli ve belirleyici cephesidir. Bu cephede sadece askeri bir mücadele yok; kimilerinin medeniyet dediği, kimilerinin yaşam tarzı dediği ama aslında iyi ile kötünün savaşımı var. Bu iyinin özü İslam; karşı tarafın tek kutuplu hakimiyetin tezi/söylemi/eylemi ise kural tanımaz bir tanrılık dayatması ve iddiasıdır.

Küresel bu sömürü ve dayatma düzeninin, bu cephede Sykes-Picot ile devam eden hakimiyeti 7 Ekim Devrimi ile ilk sıcak gerileme emaresini gösterdi. Cephenin diğer adı Atlantik. Tüm cephelerde, iyilerle savaşanlar Atlantik ana cepheye mensup, onun namına, hesabına veya yararına çalışmaktalar/çatışmaktalar. Savaş, tüm boyutları ile devam ediyor ve askeri alan sadece bunlardan biri.

GENEL VALİ BARRACK

Normalleşmede Hedef Barış mı?

Kesinlikle hayır. Mevcut durumda normalleşme; bölgeyi yeniden ve daha büyük bir savaşa hazırlamak için dizayn etme ve Atlantik saflaşmasını tahkim etmeye yönelik topyekun bir projedir. İsrail’in var olması hedefi de Atlantik’in bölgede var olmayı sürdürme hedefinin sadece bir parçası ve belki de en önemli parçası. Bu tercih edilen değil; planlanan/beklenen bir durum/du. Her taraf, bu durumun gerçekleşeceğini zaten biliyordu. O yüzden hazırlıklıydı.

Gazze’de yaşanan dünya savaşıdır. Gazze cephesi bu savaşın ana cephesi ve çok büyük bir savaş. Politik davranmanın mümkün olmadığı; safların artık netleştiği bir resim var ortada. Nato ve tüm Atlantik bir safta; diğer safta ise bu tek kutuplu hakimiyete dur diyen dünyanın tümü ve tüm iyiler, tüm mağdurlar, tüm soyulanlar, tüm dövülenler, tüm ezilenler.

Büyük bir savaş ve safların netleştiği bir savaş olmasaydı; ümmetin önemli kişi, kurum, ülke, liderleri pozunda olanların hemen soykırımın yanında saf tutmaları ya da on yıllardır pazarlanan uluslararası toplum, hukuk, demokrasi, insan hakları gibi değerlerin/kavramların ve mekanizmaların sahipleri, mucitleri bu soykırımda, soykırımcıların yanında yer almaz, tüm değerleri alenen çiğnemezlerdi. Özetle tüm maskelerin düştüğü ve geçerliliğini yitirdiği bir savaş bu.

Yeni bölgesel dizayn ve elbette ki dolaylı da olsa küresel dizaynın gerektirdiği caydırıcılık, Japonya’ya atılan nükleer bombalarla kazanılan caydırıcılığın bir benzeri olmalıydı ve bu, zavallı Gazze üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Batı, ne yapar eder istediğini alır, algısı yeniden inşa edilmek isteniyor. Bunu sağlamak için tüm direnenlerin teslim alınması, tüm silahların ellerinden alınması gerekiyor. İşte normalleşne denen süreç bunu hedefliyor. Normalleşme ya da İbrahim Kalkanı, nihai bir hedef değil; nihai hedefe giden yolun direnenlerden temizlenmesini içeriyor. Kaos alanları genişleyecek, kaos derinleştirilecek. Kafkaslar da yeni bir Ortadoğu olmaya sürüklenecek ya da mevcut cepheye eklemlenecek. https://thecradle.co/articles/abraham-shield-Israels-next-big-blitzkrieg

 

Sykes-Picot ile başlayan tek kutuplu felaketin artık yürüyemez olduğu anlaşıldı. Atlantik’in Ortadoğu bölge genel valisi Barrack, bölgeye intikal etti ve çalışmalarına başladı. Ne yapmak istiyor Barrack?

"Bir asır önce, batı haritalar, mandalar, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimi dayattı. Sykes-Picot, Suriye'yi ve daha geniş bölgeyi emperyal kazanç için böldü - barış için değil. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız." (https://thecradle.co/articles/tom-barracks-project-to-destabilize-lebanon)  İfadelerini kullanarak bölgedeki misyonunu deklare etmiş oldu.

Aslında dün İngilizlerin çizimi ile başlayan düzen bugün Atlantik/ABD tarafından güncellenerek sürdürülecek. Hedef bu.

İran ve İran’a dayatılan baskı ve savaş, Yemen, Tüm terör çetelerinin yeniden konumlanması ve tahkimi, Lübnan başta olmak üzere iç muhalefet denen silahlı unsurların hazırlanması ve bölge ülkeleri ve yöneticilerine verilen yeni roller, Suriye’de İsrail eliyle gerçekleştirilen dizayn, Kürt örgütleri denen yapıların silah bırakması ve Suriye’de ise etkin hale getirilmesi vs tüm bunlar bu dizaynın parçaları, bu cephenin unsurları. https://thecradle.co/articles/tom-barracks-project-to-destabilize-lebanon

DEHŞET SENARYOSU

Tüm bu planda her şey yolunda gider mi? Diğer küresel aktörlerin davranışları nasıl olur, bölge halklarının tepkileri nasıl gelişir gibi hesaplanması zor konular ve beklenmedik senaryolar da dikkate alınmalı.

Dehşet senaryoları da dolaşımda. Onlardan biri İran’a nükleer bir saldırı. Sonuç alıcı ve kolaylaştırıcı olacağı söylenemez ve beklenmedik gelişmelerin önünü açabilir. İran, ulusal gururundan ve haklarından taviz vermeden dayatılan bu akıl dışı süreci hafif sıyrıklarla atlatmaya çalışıyor. Bu tarz ve bu tempo, iyiler cephesi için avantajlı tutum. İran, orta yol politikasıyla bu zorlu eşiği aşmaya çalışıyor (https://ydh.com.tr/d/28856/iran-muzakerelere-temkinli-yaklasiyor-bedelsiz-taviz-yok), bu arada bütün yük Yemen’in omuzlarında. Yemen, mevcut durumda İran, Lübnan, Gazze üzerinde oluşan baskıyı hafifleten bir yolda ve o potansiyeli, iradesi var… Soykırım karşıtı cephe, temkinli hareket ediyor. Başka bir seçenek de pek yok. Ancak karşının acelesi var.

“Analist Mike Whitney'e göre, İran'la girdiği 12 günlük konvansiyonel savaşı kaybeden İsrail Başbakanı Netanyahu, nükleer seçeneği devreye sokmaya hazırlanıyor. Washington'a giden Netanyahu'nun, ABD Başkanı Trump'ı İran'ın yer altı nükleer tesislerini düşük verimli B61-11 nükleer bombasıyla vurmaya ikna etmeye çalışacağı iddia ediliyor.” https://ydh.com.tr/d/28859/netanyahu-trump-tan-iran-i-nukleer-silahla-vurmasini-isteyecek

Pek olası ve akıllıca görünmüyor ama her türlü ihtimal mümkün.

Rabbim, iyilerledir.

BATI ASYA CEPHESİ/GAZZE

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.