BİR DEMLİK ÇAY...

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1979 yılıydı...İlkokul dördüncü sınıfa gidiyordum. Ülkemiz, ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor; tüp gazdan çay şekerine, gaz yağından çaya, yağa kadar her şeyin kıt olduğu bir dönem yaşanıyordu. Bakkal rafları boştu. Her evde yokluğun sessizliği yaşanıyordu. Zaman zaman bu sessizliği tüp kuyruklarında asparagas "tüp geldi" haberlerinden doğan uğultu ve tüp şangırtıları bozuyordu. En çok da tüp gaz ve gaz yağının olmayışı, hayatımızı fazlasıyla zorluyordu. Sıcak bir yemeğin bile lüks sayıldığı günlerdi. Her tüp bayiinin önünde uzayıp giden tüp kuyrukları, sabrın ve çaresizliğin en sade görüntüsünü sunuyordu. 

Rahmetli Annem,  evimizin küçük avlusuna taşlardan bir ocak yapmış, kıştan kalan odunlar ve sağdan soldan topladığı  çalı çırpıyla yemek pişirir, bizi aç bırakmamak için elinden gelenin fazlasını yapardı. Ne var ki bu şartlarda kendimi bildim bileli tiryakisi olduğum çay içmek neredeyse imkânsızdı. Sıcak bir yemeği hazırlamak için ateş ancak yetiyor, çay ise benim için bir hayalin ötesine geçemiyordu. 

Aylar geçmişti. Bir bardak çayın tadını, kokusunu unutmuştum. Geceleri rüyamda çay içtiğimi görür, sabahları o rüyanın yokluğuyla daha da üzülürdüm. Bir gün, dayanamadım; anneme içten bir yalvarışla çay istediğimi söyledim. Gözleri doldu. O gün, yemeği pişirdikten sonra közleri dikkatle mangala aldı, evin üst katına, çatının bir köşesine çıkardı. Çaydanlığı üzerine yerleştirdi. Ben sabırsızlıkla, gözümü közden ayırmadan bekliyordum.

Annem, çayın daha hızlı olması için közlere üfledikçe, yüzüne vuran ışıkta sevgiyle karışık bir yorgunluk okunuyordu. Bana “Az kaldı oğlum, biraz daha dayan,” diyerek uyanık tutmaya çalışsa da uykunun ağırlığına yenildim. Gözlerimi kapatmışım. Bir ara hafifçe dürterek beni uyandırdı. Gözümü açtığımda babam ve kardeşlerim çoktan uyumuş, ev sessizliğe bürünmüştü. Sadece annem ayaktaydı. Ve nihayet, o an geldi. Çay demlenmişti. Buharı tüten çaydanlıktan ilk bardak doldu. İçtim. O tanıdık koku, o özlenen sıcaklık… Bir an rüyada olduğumu sandım. Ama çayın sıcaklığı, damağımda gerçek olduğunu fısıldıyordu. O gece bir demlik çayın tamamını içtim. İçimde bir huzur, bir doygunlukla sabaha kadar deliksiz uyudum.

Annem… Ne büyük fedakârlıktır evladının bir bardak çay isteğini gecenin bir vakti közle karşılamak. Ne büyük sevgidir, kendi uykusunu feda edip evladının uykusunu huzurla süsleyecek bir bardak çayı hazırlamak. Bugün çayın lezzetini ne kadar tarif etmeye çalışsam da o geceki çayın tadını kelimelere sığdıramam.

Ruhu şâd olsun annemin. Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. Onun emeklerini, sevgisini, sabrını her yudumda, her hatıramda anmaya devam ediyorum.

Afiyette kalın

BİR DEMLİK ÇAY...

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.