BEDİÜZZAMAN'A SAYGISIZLIK

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mesire alanına yakın bir parka “Bediüzzaman Said Nursi” ismi verilmiş.   Bediüzzaman ve İslami değerler konusunda duyarlı, Üstada büyük bir sevgi ve hayranlık duyan, çok kıymetli bir arkadaşımın bildirmesi ile bundan haberdar oldum. Belediye iyi niyetle vermiş olabilir ancak büyük bir ferasetsizlik olarak görüyorum. O mübareğin adına uygun bir değerde olmadığını düşünüyorum. 

Bediüzzaman isminin Bingöl'de de bir parka, Bitlis Hizan'da bir caddeye, verildiğini basından öğrendik. Başka şehirlerde de verilmiş olabilir.

Elbette maneviyat alanında büyük hizmetleri olmuş yol gösterici büyüklerimizin, kutup âlimlerimizin isimlerinin yaşatılması güzel bir düşüncedir ancak adına yakışır mekânlara veya kurumlara verilmesi gerekir. Keyif çatanların, yemek ve eğlenceden başka düşüncesi olmayanların, köpeğini insandan daha üstün gören köpek gezdiricilerin, insanları ve çevreyi rahatsız eden günahkâr, içkici, madde bağımlısı insanların yoğun olarak uğradıkları ve toplaştıkları yerler olan parklara bu büyük zatların isimlerini verilmesi, onlara karşı en basit deyimle saygısızlıktır. Sağa sola atılmış içki şişe ve kutuları, o necis sıvının günahının ıstırabıyla sararan çimenler, yazılı uyarılar dikkate alınmayıp uluorta atılan çöpler, oraya kimlerin daha çok uğradığına dair kesin bir kanaat vermektedir. 

Maneviyat büyüklerinin isimleri ancak cami, medrese gibi hürmete layık kutsal mekânlara, sadece ilmî faaliyetlere veya İslam ahlakını kazandırmaya yönelik eğitimlere mahsus eğitim yuvalarına ve dergâhlara verilebilir, uygun olan budur. Maneviyat büyüklerini alaya alan, isimleriyle istihza eden değersizlerin uğrak yeri olan mekânlara verilen değerli isimler, değersizlerin dilinde değersizleştirilir.

Bediüzzaman hayatı boyunca kötü insanlardan dolayı Çok çileler çekmiş adeta insanlardan tevahhuş etmiş, insanlar arasına girmekten sıkıntı duymuştur. Kabrinin dahi bilinmemesini Cenab-ı Hak’tan dilemiş, hatta hizmetinde bulunan yanındaki talebelerine bunu vasiyet etmiştir. Buna rağmen Bediüzzaman'ın ismini onun hoşnut olmadığı durumlara sebep olan ortamların olduğu parklara vermek o nezih zata saygısızlıktır.

Üstadın Emirdağ Lahikasında kabrinin bilinmesini istemeyişinin nedeni ile ilgili kendi sözlerine kulak verelim: 

“Benim kabrimi gayet gizli bir yerde, bir-iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lâzım geliyor. Bunu vasiyet ediyorum. Çünkü dünyada sohbetten beni men'eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyor...”  (Emirdağ Lahikası, II, 126.)

Zamanımız insanları, çoğunluk itibariyle, evliyaya karşı saygısız olmuşlardır. Ancak evliyaya saygılı olanlar dahi çok az bir kısmı hariç, dünyevi bir çıkar umuduyla evliyaya saygı gösteriyorlar, kendi dünyevi çıkarları için, kabirlerinde dahi onları rahat bırakmıyorlar. Evliyanın kabirlerine isnat ettikleri ilahî sıfatlarla, Allahtan istenmesi gereken evlilik, çocuk, rızık, şifa, gibi dünyevi faydaları evliyanın kabirlerinden istiyorlar.  İslam akidesine aykırı olan bu tutumu Bediüzzaman bilfiil reddederek kabrinin de bilinmemesini vasiyet etmiştir. 

Hayatta iken bu duruma şahit olan ve bundan sıkılan Bediüzzaman, insanlardan rahatsızlığını şöyle ifade etmektedir: 

"Bu dehşetli zamanda, eski zamandaki Firavunların dünyevî şan ü şeref arzusuyla heykeller ve resimler ve mumyalarla nazar-ı beşeri (insanların dikkatini) kendilerine çevirmeleri gibi, enaniyet ve benliğin verdiği gafletle, heykeller ve resimler ve gazetelerle nazarları, mana-yı harfîden (yaratıcı hesabına bakmak) mana-yı ismîyle (sadece kendini göstermek) tamamen kendilerine çevirtmeleri ve uhrevî (ahiret) istikbalden ziyade dünyevî istikbali hayal edinmiş olmaları ile; eski zamandaki lillah için ziyarete mukabil ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhalif olarak mevtanın (ölünün) dünyevî şan ü şerefine ziyade ehemmiyet verir, öyle ziyaret ediyorlar. Ben de Risale-i Nur'daki a'zâmî ihlası kırmamak için ve o ihlasın sırrıyla, kabrimi bildirmemeyi vasiyet ediyorum. Hem şarkta, hem garpta, hem kim olursa olsun okudukları Fatihalar o ruha gider.” (Emirdağ Lahikası, II, aynı yer.)

Bediüzzaman, kabrinin insanlarca bilinmemesini isteyişinin sevap cihetiyle değil, dünya cihetiyle olduğunu da şöyle belirtmektedir: “Dünyada beni sohbetten men'eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu suretle beni sevab cihetiyle değil, dünya cihetiyle men'etmeye mecbur edecek…" (Emirdağ Lahikası-II, 126. Mektup.)

Bediüzzaman’ın bu zamanın insanlarından dert yayan şu ifadelerini de dikkate almak lazımdır: "Cazibedar (cazibeli, çekici) hizmeti, hevâ ve hevesi teşcî ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir. O hevâ ise, şe’ni insaniyeti derece-i melekiyeden (meleklik derecesinden) dereke-i kelbiyete (köpeklik aşağılığına) indirmektir. İnsanın mesh-i mânevîsine sebep olmaktır. Bu medenîlerden çoğu, eğer içi dışına çevrilse, kurt, ayı, yılan, hınzır, maymun postu görülecek gibi hayale gelir." (Sunuhat, Rüyada bir Hitabe)

"Şu asırda enâniyet o derece dizgini eline almış ki, çok insanlar birer küçük Firavun ve birer küçük Nemrud hükmüne geçmişler." (Mektubat, 28. Mektup)

“Fakat madem acz ve zaafım ve teessüratım çok ziyadedir; has kardeşlerim beni medihlerle yüklerimi ağırlaştırmaya bedel, dualarıyla ve şefkatleriyle ve himmetleriyle ve acımalarıyla yardım edip yükümü hafifleştirmek lâzımdır. İnayet-i Rabbaniyenin bir cilvesidir ki, bu şiddetli merdümgirizlik (insanlar arasına karışmaktan sıkılma hali) hastalığıyla, zalimlerin tecrid-i mutlaklarını hiçe indiriyor, beni tazib etmiyor, bir cihette memnun ediyor." (Emirdağ Lahikası-I, 92. Mektup.)

Bu ifadelerine rağmen, kaçmak istediği insanların çoğunlukla toplaştığı ve her türlü günahın serbestçe işlendiği mekânlara muhterem üstadın adını vermek, kanaatimce o mübareğe saygısızlıktır, onun ruhunu rahatsız eder. Bundan dönülmeli ve adına yaraşır kutsal mekânlara adı verilmelidir.

BEDİÜZZAMAN'A SAYGISIZLIK

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.