SURİYE KURTULUŞ SAVAŞI BAŞLADI MI?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

Bir giriş baında şu önemli hususu belirtmekte yarar var. Küresel Siyonizm İsrail üssünü bölgemize bir hançer gibi sapladığında onun güvenliğinin/yaşamasının çok zor olacağını elbette ki biliyordu. Bu yüzden iki önemli kabulü halklar nezdinde ve bölge yönetimleri nezdinde pekiştirmeye gayret eden politikalardan imtina etmedi. Bunlardan birincisi İsrail ile savaşılamaz, ikincisi ise İsrail ile barış içinde bir arada olunabilir. Bu iki yanılgının birincisi yani İsrail ile savaşamayız, buna gücümüz yetmez algısı özellikle Araplarla yapılan savaşlar sonucunda filizlenmeye başladı. Bu iki madde kapsamında Mısır ile yapılan ilk normalleşme anlaşması Camp David ile Mısır teslim alındı ve zamanla bu, bölgeyi teslim alma süreci çeşitli şekillerde devam etti/ediyor. Buna direnen Suriye teslim olduktan sonra bu konuya son noktayı koyma aşamasına da geliniyor. Suudi ise fiilen zaten teslim olmuş durumda. Artık sıra bu çizgide dizdikleri bölge teröristleri ve ülkeleri ile İran, direniş ve Hamas'a karşı bir hamle başlatmaya geldi... 

 

Bugünlerde İsrail Durdurulamaz, İsrail'i kim durduracak ifadesinde de bu iki hususun özü var denebilir. Özeti İsrail ile savaşılamaz, ona teslim olmak zorundasınız olan bu iki algı ilk olarak Lübnan direnişinin 1983'te kazandığı zaferdi.

 

 7 Ekim Tufanı ile ağır darbe alan ve İsrail'i ilk defa tedirgin eden ve varoluşsal bir durumla karşı karşıya olduğunu itiraf ettiren süreçle taçlandırılan bu algıları yıkma sürec, Suriye'nin siyonist destekli teröristlerce teslim alınmasından sonra siyonist cephe tekrar umutlanmaya başladı. 

 

12 gün savaşında siyonist cephenin aldığı yenilgi ise bu defa iyileri bir adım öne taşıyan ve siyonist cephenin tekrar filizlenen umuduna ağır bir darbe indirilmiş oldu... 

 

Şimdi gelelim konumuza:

 

Colani küresel siyonizmin desteğiyle Suriye'de hakim duruma gelir gelmez ilk iş Suriye'nin tüm ordusunun yok edilmesi oldu.

İsrail bu saldırıları yaparken colani ve destekçileri sessiz kaldılar hatta bazı aklıeveller onlar Esad'ın silahları bile dedi. Bombalama sonucu patlamamış mühimmatları da kara yoluyla İsrail'e taşıdılar. Bu taşıma işinin hamallık kısmında da colanileri kullandı mı, bilmiyoruz.

Colani Suriye'ye ilk olarak niçin gelmiş idiyse aynı proje gereği Suriye'yi dizayn etmeye başladı.

Traş, kravat, saç sakal derken küresel siyonistlerin de terörist ilan ettikleri bir hayduttan bir Cumhurbaşkanı çıkardılar ve tüm dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu hayret verici işin ürünü olan bu yaratığı dünyaya cumhurbaşkanı olarak sundular.

İşi zordu, sahipleri çoktu.

Esad artığı söylemiyle meşrulaştırmaya çalıştığı alevi soykırımı ile başladı. Zavallı köylü, çiftçi, onca çocuk,kadın, yaşlı Suriye alevi halkı nasıl Esad artığı olabilirdi? 

 

Kürt seküler örgütler, şimdilik ABD ve İsrail tarafından desteklendiği ve bu da bu örgütler tarafından reddedilmediği için daha farklı bir konumdalar ve bir süre daha var olacaklar...

O halde yapılacak iş Dürzilere yönelmekti.

 

Gerek Azerbaycan gerekse önceki bazı İsrail ile yapılan görüşmelerde İsrail'in Süveyda kırmızı çizgimiz değil ya da benzeri şekilde anlaşılabilecek ifadeleri Dürzilere yönelmeye dönük bir kırmızı ışık olarak değerlendirildiğine dair yorumlar da var. Irak'ın (işgal etme bahanesi oluşsun diye ) Kuveyt'i işgali de benzeri şekilde gelişmişti. https://x.com/Alptekin_D/status/1946125420392571287?t=tnLYpdLs0tF7ePXvYH-WVw&s=19

 

Neyse, colani'nin Azerbaycan ziyareti sonrası sıra Dürzilere gelmişti. İsrail için muazzam bir fırsattı ama plan işliyordu. İsrail, daha önceden de Dürzi'lere sahiplik yapmaya yeltenmiş, bölgeye kim tarafından atıldığı belli olmayan birkaç füzeyi bahane ederek bu girişimde bulunmuş ancak Dürziler ne İsrail ne de Suriye terör çetesinin himayesini ve onlara tabi olmayı kabul etmemişlerdi. (Zaten İsrail'in herhangi bir toplumu koruma gibi bir değeri olamaz  https://ydh.com.tr/d/29087/israil-in-durzileri-quot-korumasi-quot-iddiasinin-arkasinda-ha)

 

İşte Dürzilere yönelik başlatılan bu sefer ki tekfirci saldırı İsrail'i emeline ulaştıracak bir oldu bittiye yol açtı ve bu taşla birkaç kuş vurulmuş oldu.

 

İsrail, 4 gün boyunca seyrettiği bu soykırıma, HTŞ'nin iki tankının vurulması ile başladı ve sonrasında Şam'ı (Genel kurmay başkanlığı da dahil çeşitli binaları) bombalayarak yeni ve beklenmedik bir süreci başlattı, Colani' yi ölümle tehdit etti. (Bu yazıyı hazırladığımda(dün) Bedeviler ve HTŞ destekli yerel güçler arasında savaş da başlamıştı... ) 

 

Bu hamle iki temel hedefin planlandığı ihtimali güçlü görünüyor.

Bunlardan biri zaten İsrail'in o bölgeye tamamen yerleşmesi ile ve kendini Dürzilerin zoraki hamisi olarak dayatarak Suriye'de kimin hakim güç olduğunu Suriye ve bölgeye ilan etmesi. (Bir zamanlar işgalci devlete, güvenliğine ve istikrarına en büyük varoluşsal tehdidi oluşturan Güney Suriye, şimdi Dürzi kardeşlerimizi Şam'daki geçici yönetimin vahşetinden koruma bahanesiyle doğrudan İsrail işgali altında. Kuzey ve doğu Suriye'de de aynı emsalin tekrarlanma olasılığını göz ardı etmiyoruz; mezhepsel ve etnik gerekçeler hâlâ yürürlükte ve "harekete geçirilmeyi" bekliyor.

 

Suriyelileri korumak için ilan edilen sahte İsrail niyetlerine inanırlarsa yanılmış olurlar. Zira İsrail, Arapçılık ve İslam'ın onların genlerine sızdığını ve bu sayede Batı sömürgeciliğine karşı Arap Ayaklanması'na önderlik eden kahraman Arap Dürzi lideri Sultan Paşa el-Atraş'ın şahsında milletlerine olan aidiyet duygularını güçlendirdiğini gayet iyi bilmektedir"

 

 https://www.raialyoum.com/

 

İkinci ise Barrack'ın başında olduğu, Suriye'de işgali tamamen İsrail'e devretme planının hızlandırılması (şu an itibarıyla İsrail'in oldukça yaklaştığı Davut koridoru maalesef ki sadece yol üzerindeki kısa menzillerden biri durumuna geldi. Hatta fiilen zaten tüm Suriye İsrail için bir koridor. https://x.com/Alptekin_D/status/1945449460638593347?t=txTgxaOkljChikES0DDRiw&s=19

https://www.facebook.com/share/p/1S9uMxuELv/) için bazı pürüzlerin giderilmesi. 

 

Özellikle bu konuda, Suriye'yi teslim alma sürecinde colani ile birlikte hareket eden bazı unsurlar, önemli iç dirençlerdi.

İşte oluşturulan mevcut durum ile colani artık bu gruplara; dönüp şunu söyleyebilir ve bu pürüzü giderebilirdi: Görüyorsunuz ki İsrail ile savaşamıyoruz. Onunla anlaşmak (isteklerini kabul etmek/barış yapmak) zorundayız. Sanki -colani iken İsrail'le savaşmış gibi- colani'nin açıklaması da böyle idi. kendi destekçisi bir yayından alalım:

“Kim barış istiyorsa Ahmed Şara hazırdır, kim savaş istiyorsa Ebu Muhammed el-Colani hazırdır” 

Savaştan korkmuyoruz; ancak kaosa sürüklenmemek ve halkımızın çıkarlarını ön planda tutmak adına en doğru tercihimiz, vatanın birliğini korumak oldu.

 

Kaynak: Ahmed eş-Şara: İsrail savaşı başlatabilir ama bitiremez

*

Evet, planın bir parçası buydu ancak şimdi durum daha net, taşlar yerine oturdu.

 

Bunların İsrail'le savaş deneyimleri ve düşmanlıkları yok. Colani Suriye'yi teslim aldığı ilk günlerde düşmanımız İsrail değil; düşmanımız İran ve Hizbullah demişti. İsrail'e değil bir kurşun, bir taş bile atmışlıkları yok.

Buna yanaşamazlar zira top artık İsrail'de. 

Bu pürüz/problem böylece colani'den kalkıp İsrail'e devredilmiş oldu. Çok hızlı gelişmeler yaşanıyor. Aşiretlerin de devreye girmesi ile İsrail yetersiz kaldı ve HTŞ'yi tekrar güvenliği sağlama söylemi ile yardıma çağırdı. HTŞ otoritesinin Suriye'de gidici olacağı bir durum doğabilir. 

 

Yani olay güvenlik sorunu olmaktan farklı bir görünüme evrildi gibi. İsrail, Suriye halkını durduramıyor ve kontrolü kaybetme ihtimali artan HTŞ'den yardım istiyor. Oysa çağırdığı bölgeden HTŞ'yi kovmuş, oraya girmesini yasaklamıştı.

 

 İsrail'e ve terörizme boyun eğmeyen asil Suriye halkının, ülkesini kurtarma savaşı başlıyor olabilir. 

 

Özetle küresel Siyonizm tarafından Suriye'de gerçekleştirilen dizayn tüm Orta Doğu için bir modeldir ve bu plan sadece Suriye için geçerli değildir Çünkü İsrail'in güvenliği demek bütün direnenlerin yok edilmesi, ülkelerin küçük parçacıklara bölünerek etkisizleştirilmesi veya itaat ettirilmesidir. Bu konuda bölgenin önemli analistlerinden Abdulbari Atvan şöyle diyor:

 

"Eski rejimin çöküşüne sevinip alkışlayan ve yenisini kutlayan Arap hükümetlerinden, yenisini korumak için müdahale etmelerini talep etmeyeceğiz. Bunlar, sessiz kalan, yüzlerini başka yöne çeviren ve Gazze Şeridi'nin açlıktan kırılan ve yok edilen halkına tek bir somun ekmek bile vermeyenlerdir. Aksine, kasapları ve katilleri destekleyen Amerikalı "öğretmeni", Beyaz Saray'dan ayrıldıktan sonraki dönemde şirketleri ve çalışanları için kişisel hediyeler ve kazançlı ticari sözleşmelerin yanı sıra beş trilyon dolarla ödüllendirdiler.

 

Sonuç olarak, Suriye'deki hedeflerine ulaşmak ve Siyonist kimlik ve hegemonyaya sahip yeni bir Ortadoğu haritası oluşturmak için mezhepsel ve etnik ölçütler kullanan bu Amerikan-İsrail ayrışmacı çekişmesinin, kaçınılmaz olarak başta Mısır, Suudi Arabistan, Cezayir, Türkiye, Lübnan ve Irak olmak üzere birçok Arap ülkesine yayılacağını söyleyebiliriz. Amerika ile dostluk, İsrail ile normalleşme ve trilyonlarca dolar sağlama, ateşin cübbelerinin eteğine ulaşıp onları yutmayacağının garantisi değildir. Günler gösterecek"

Süveyda'daki

çatışmanın ardından ne geliyor? Asıl tetikleyici ne? Ve neden Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye, Cezayir ve Irak'a yayılma olasılığını göz ardı edemiyoruz? https://www.raialyoum.com/

*

Neticede genel anlamda İsrail destekli bir halk, canını kurtarmak için İsrail destekli teröristlerle çatışmaktadır/çatıştırılmaktadır. İsrail, Dürzileri, İsrail'e tamamen teslim olma noktasına gelinceye kadar teröristlerin Dürzileri kırmasına fırsat tanıyacaktır. Ancak bu iş bir yönüyle evrildi gibi. Yani şu an Suriye halkı Dürziler üzerinden İsrail ile savaşıyor gibi bir ihtimal/görüntü var. Ve bu, Suriye'de direnişin tekrar başladığı şekilde de okunabilir. Tabii bunlar henüz zorlama tahminler... 

*

Bütün direniş unsurları, Suriye'ye destek açıklaması yaptığı halde Suriye İsrail'e teslim olduğunda; bu endişeyi dile getirenleri Esatçı olmakla suçlayan Secdeli siyonist kesim, direnişin İsrail'in Şam saldırılarına sevindiği algısını hızlıca devreye soktu. Bu ön almanın, başkalarını da kendileri gibi seviyesiz tıynete sahip olduğunu sanmaları dışındaki nedeni, böyle ortak düşman olması gereken bir çetenin/siyonizmin bu saldırılarının İslami vahdete katkı sağlayabileceği ve bölge halklarının İsrail'e karşı birlik olma zorunluğunun farkına varma, bilinçlenme ve bu doğrultuda ihtimali. Buna engel olmayı ihmal etmiyorlar. 

 

 Bu, saldırılar ve tüm bu kaotik durum, İsrail'in bölgedeki yayılması ve Suriye'de gerçekleştirmek istediği planın hem Suriye'de hem de Suriye dışında tüm bölgede kolaylıkla icra edilmesini mümkün kılmaya dönüktür. Halkların bunu doğru bir şekilde görmesi ve buna göre tavır almaları, yöneticilerini bu doğrultuda zorlamaları hayati öneme sahiptir Zira Ortadoğu haklarının çoğunda yöneticiler o ülkenin halkını, toprağını, servetini gerçek anlamda sahiplenen ve kendilerini buna feda eden kişiler değil; onları o koltuklara getiren ve orada tutan efendilerinin namı hesabına colanileştirilmiş unsurlardır. Onların dini, mezhebi, meşrebi yani savunduklarını iddia ettikleri değerleri hiçbir zaman onları Siyonizme mutlak itaat etmekten ve küresel siyonizmin çıkarlarını korumaktan alıkoymamakta. O yüzden bölgedeki halkların bu şekilde olan yönetimlerinden bir beklentileri de çöküşe ve felakete götürecek zaman kaybından başka bir şey değildir. Örneğin, Suriye'yi kurtaracak olan yine Suriye halkının bilinci ve direnci olacaktır. Bu, bu konumda olan, halklarına İsrail'i normal olarak dayatan bütün Ortadoğu ülkeleri için geçerli bir husustur. Zira İsrail, bütün Ortadoğu ülkelerini kesinlikle Suriye'deki plana benzer şekilde dizayn etmeyi hedeflemektedir. Bu gerçeği idrak etmeden Ortadoğu halklarının İsrail karşısında bir varlık göstermekeri ve İsrail'in durdurmaları mümkün olmayacaktır. 

 

O halde mezkûr bu iki algıyı algıyı tekzip edici bir eylemsellik gerekli.  İsrail'in, özellikle ve öncelikle Ortadoğu halkları tarafından birlik ve beraberlik içerisinde kolaylıkla durdurulabileceğini görmek gerekir. ABD, BM, AB, NATO gibi İsrail'in hamileri olan kuruluşlardan beklenti içinde olmanın, onlara çağrıda bulunmanın gerçekçi olmadığını idrak etmeliyiz. 

 

Zira onu durdurmayanlar, onu harekete geçiren unsurlar onlar. 

 

İsrail'in Suriye'de bir an önce tam hakimiyet sağlaması için elini çabuk tutmasının nedenlerinden biri de Suriye'de halkın Kurtuluş Savaşı vermeye başlamalarını, tırmanışa geçen tüm direniş unsurlarının toparlanmasını ve güçlenmesini engellemek.

SURİYE KURTULUŞ SAVAŞI BAŞLADI MI?

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.