Menzil cemaatinde 3 kardeş arasındaki miras kavgasında en son Çorum Külliyesi adlı dergah binası dava konusu oldu.
Dava kapsamında; Şeyh Muhammed Saki Elhüseyni taraftarları binanın sahibinin tüm Müslümanlar olduğunu savunarak, bina üzerindeki özel mülkiyeti kabul etmediklerini savundu. Diğer kardeşler ise 1924 Anayasası kapsamındaki “677 sayılı Devrim Kanunu” ile cemaatlerin kapatıldığını anımsatarak, savunmanın geçersiz olduğunu belirtti.
Şeyh Muhammed Saki Elhüseyni cemaat içinde kardeşlerinin Avrupa’daki şirketler üzerinden oluşturduğu ağı anlatmaya başlayıp; “Toplanan rakamları söylesem diliniz tutulur. Toplanan paralar nereye gitti, devlet bulsun.” dediği aktarıldı.
CEMAATİN DERGÂH BİNASININ BOŞALTILMASI İÇİN DAVA AÇILDI
Binalar üzerine süren davalardan biri ise cemaatin Çorum’daki külliye binası olarak geçen dergâh binasında yaşanıyor. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre; dergahtaki cemaat üyeleri büyük kardeş Saki Elhüseyni’ye bağlı. Diğer kardeşler Mübarek ve Fettah Elhüseyni’nin de ortaklığının bulunduğu “Erol İnşaat Taahhüt Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi” tarafından bu binaya yönelik Çorum İcra Hukuk Mahkemesi’ne dava açıldı. Erol İnşaat; binanın kendilerine ait olması nedeniyle boşaltılmasını talep ederken, dava hala sürüyor.
BÜYÜK AĞABEY KARŞI PROPAGANDAYA GİRİŞTİ
Davada Mübarek ve Fettah Elhüseyni'nin şirket avukatlarının yaptığı bu savunma ise cemaat içinde tartışmalara neden oldu. Saki Elhüseyni taraftarları, Mübarek ve Fettah Elhüseyni için “tasavvuf öğretemez kişiler” propagandasına girişti. Saki Elhüseyni ise Avrupa’daki dergâh binalarına ilişkin tartışmaları cemaat taraftarlarına anlatmaya başladı.
‘AĞIR HASTALIK NE ZAMAN BELLİ OLDU, KATLİAM GİBİ GİRDİLER’
Saki Elhüseyni yakın zamanda cemaatte gerçekleşen bir sohbette, kardeşlerinin Avrupa’da 4-5 tane paravan şirket kurduğunu iddia etti. Saki Elhüseyni’nin söz konusu toplantı da şu ifadeleri kullandığı aktarıldı:
“Bütün Avrupa'da 4-5 tane paravan şirket kurmuşlar. İyi, saf, temiz kalpli sofilerin üzerinden vakıf yerlerinin resmi tapularını alarak daha önceden kurdukları bu şirketlere devretmişler. Bakılsın, çoğu da babamın vefatından önceki son iki sene içinde. Babam çok ağır hastalıklar geçirdi. Bir de tedavisi olmayan bir hastalık çıktı; sadece yavaşlatmaya götürdüler... Bu ağır hastalık ne zaman belli oldu, ondan sonra katliam gibi girdiler!”
0 Yorum