Şanlıurfa’da bir araya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşları, Şeyh Said ve 46 arkadaşının 29 Haziran 1925 tarihinde idam edilmelerinin 100. yıl dönümünde ortak bir basın açıklaması düzenledi.
STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşu) basın açıklaması için kentin merkezinde yer alan Rabia Meydanı’nda toplandı.
Platform tarafından yapılan açıklamada Şeyh Said’in mezar yerinin gizli tutulmasının hukuki değil siyasi bir mesele olduğu belirtilirken, mezar yerlerinin açığa çıkarılması çağrısı yapıldı.
“KÜRT MİLLETİ HARİÇ TÜM MİLLETLER DEVLETLERİNİ KURMUŞ”
Platform tarafından yapılan açıklamada, Kürt milleti hariç devletin hâkimiyeti altında yaşayan tüm milletlerin kendi devletlerini kurdukları belirterek şu ifadelere yer verildi:
“Bugün Şeyh Said Efendi ve 46 arkadaşının 29 Haziran 1925 tarihinde Diyarbekir Dağkapı meydanında idam edilişlerinin 100. Yıldönümü münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Bilindiği üzere Osmanlı Devletinin yıkılma sürecinde Kürd Milleti hariç, devletin hakimiyeti altında yaşayan bütün milletler bağımsızlıklarını kazanarak devletlerini kurmuş; Kürtler ise Osmanlı devletinin yıkılmaması için Türklerle beraber savaşmış ve bu uğurda yüzbinlercesi hayatını kaybetmiştir.
Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra Mustafa Kemal bir taraftan Kürd alim, şeyh ve ağalarına mektuplar yazarak din kardeşi olduklarını ve halifeliği birlikte korumak gerektiğini belirterek Ermeni tehlikesi üzerinden Kürtleri İngilizlerle savaşa teşvik etmiş; diğer taraftan Büyük Millet Meclisi Hükümeti Ermenilerle Gümrü anlaşmasını imzalamış ve daha sonra İstanbul'u işgal eden İngilizlerle de anlaşarak tek kurşun atmadan İstanbul'u terk etmeleri sağlanmıştır.”
“KÜRTLERE VERİLEN ÖZERKLİK SÖZLERİ YERİNE GETİRİLMEMİŞ”
Cumhuriyetin kuruluş sürecinde Kürtlere verilen özerklik sözlerinin yerine getirilmediği ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yine o süreçte Mustafa Kemal 16 - 17 Ocak 1923 tarihlerinde İzmit'te gazetecilerle yaptığı mülakatta, Kürt Milletinin kendi bölgesinde özerk yönetim kurabileceğini açıklamıştır. Lozan görüşmeleri sırasında ise delegasyon temsilcisi İsmet İnönü 'Devlet, hükümet nezdinde eşit haklara sahip ve ulusal haklardan yararlanan iki halka, Kürtlere ve Türklere aittir' ifadesini kullanmıştır.
Ancak Cumhuriyetin kuruluş sürecinde Kürtlere verilen özerklik sözleri yerine getirilmemiş; devletin kurucu anlaşması olan Lozan anlaşmasında Kürt milletinin adı dahi geçmemiş ve Kürtler hem azınlık hukukundan, hem de asli unsur hukukundan mahrum bırakılarak büyük bir ihanete uğramışlardır.
1924 yılında yürürlüğe giren Anayasanın 88. Maddesinde 'Türkiye ahalisi din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk ıtlak olunur/sayılır' denilmek suretiyle Kürt kimliğinin inkarı resmi olarak başlamış ve bu inkar 1925'te Şark Islahat Planı ile sokakta, çarşıda, pazarda Kürtçe konuşma yasağına kadar derinleştirilmiştir. Günümüzde de Anayasada yer verilmemek suretiyle Kürt kimliğinin inkarı devam etmektedir.”
“100 YILDIR ŞEYH SAİD VE ARKADAŞLARININ KÜRTLERİN HAFIZASINDA”
Platform tarafından yapılan açıklamada, 100 yıldır Şeyh Said ve arkadaşlarının Kürtlerin hafızasında saygın bir yer tuttuğu belirtilerek şunlar kaydedildi:
“Devlet halifeliği kaldırarak, medreseleri kapatarak kurduğu istibdat rejimi ile Kürtleri hem milli, hem de dini boyutu ile aldatmıştır. Bunun üzerine Şeyh Said Efendi verilen sözlerin tutulmaması, Kürt Milletinin milli haklarının inkar edilmesi ve İslam Hukuku'nun yürürlükten kaldırılmasına itiraz çerçevesinde bazı alim, şeyh, ağa, beylerle istişarelerde bulunmak amacıyla bölgede ziyaretlerde bulunmuştur.
Bu seyahatlerinden birinde kardeşi Şeyh Abdurrahim'i ziyaret etmek maksadıyla Piran'a gitmiş; burada Kemalist rejimin provokasyonu ile çıkan silahlı çatışma neticesinde başlayan kıyam kısa sürede kitlesel bir başkaldırıya dönüşmüştür. Ankara Hükümeti İngiliz ve Fransızların desteği ile hareketi bastırmış; Şeyh Said Efendi ve arkadaşları Diyarbekir Şark İstiklal Mahkemesinde yargılanarak idama mahkum edilmiştir. İdam kararları diğer istiklal mahkemelerinden farklı olarak temyiz ve meclis onayı alınmadan 28 Haziran'ı 29 Haziran'a bağlayan gece sabaha doğru infaz edilmiştir.
İnfaz sonrası naaşlar ailelere teslim edilmeksizin toplu bir şekilde dağkapı meydanına yakın bir yerde defnedilmiş ve mezarları gizli tutularak Şeyh Said Efendi' ve arkadaşları hafızalardan silinmek, Kürt Milletinden tecrit edilmek istenmiştir. Ancak 100 yıldır Şeyh Said Efendi ve arkadaşları Kürtlerin milli ve dini değerleri olarak Kürt milletinin hafızasında saygın yerini muhafaza etmektedirler.”
“ MESELE HUKUKİ DEĞİL SİYASİ BİR KONU”
Şeyh Said’in mezar yerinin hâlâ gizlenme meselenin hukuki değil siyasi bir konu olduğu ifade edilen açıklama şu sözlerle noktalandı:
“Şehitlerimizin mezar yerleri halen gizli tutuluyor. Mezar hakkı, İslam hukuku ve uluslararası hukukun korumasında olup 100 yıldır devam eden bu zulmün hiçbir inanç ve hukuk sisteminde karşılığı yoktur. Kaldı ki idamların 13. yılında, 29 Haziran 1938 tarihli resmi gazetede yayınlanan kanunla İstiklal Mahkemelerinin verdiği tüm kararlar sonuçları ile beraber ortadan kaldırılmış olmasına rağmen, bu şahsiyetlerin mezar yerlerinin halen gizlenmesi meselenin hukuki değil siyasi olduğunu göstermektedir. Şeyh Said Efendi Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesinin sembolü, direniş misyonunun taşıyıcısı ve hafızasıdır. Şehitlerimiz onurumuzdur.
Şehadetlerinin 100. Yılında Şeyh Said Efendi ve arkadaşlarını rahmetle yad ediyoruz.
Adalet ve toplumsal barış adına Şeyh Said Efendi ile arkadaşları, Bediüzzaman Said-i Kürdi ve Pir Seyid Rıza başta olmak üzere mezar yerleri gizli olan tüm şahsiyetlerin mezar yerlerinin ortaya çıkarılması; Kürt Milletinden resmen özür dilenmesi çağrısında bulunuyoruz.”
0 Yorum